Türkiye, Mutluluk Endeksi'nde dünyada 78. sırada.Ülkemizde insanların mutsuz olmalarının birçok sebebi var.
Ama öyle bir sebep var ki çok bilinmiyor ve üzerinde durulmuyor. Peki nedir o sebep?
ARAŞTIRMA
Gent Üniversitesi’nden Prof. Arne Roets, 40 deneği bir bilgisayarın önüne oturtuyor ve ipuçlarını kullanarak bazı rakamları tahmin etmelerini istiyor.
Denekler; bazı durumlarda rakamları doğru tahmin edip etmediğini biliyor, bazı durumlarda ise bilmiyor.
Bu sırada profesör, deneklerin kalp atışlarını ve derideki hareketliliklerine bakarak, onların stres seviyesini ölçüyor.
Deney sonunda keşfediyor ki bir grup denek, deneyin sonucunu öğrenemeyince strese giriyor, diğer grup ise girmiyor.
Acaba bu iki grup arasında nasıl bir fark var?
KAPATMA İHTİYACI
Ünlü araştırmacı Prof. Kruglanski, insanları ‘kapatma ihtiyacına’ (the need for closure) göre ikiye ayırıyor.
Bazı insanlar, yorum yapma ve karar verme süreçlerinde bilgi arayışına giriyor. Mümkün olduğu kadar çok bilgi toplamak istiyor. Bu insanların kapatma ihtiyaçları yüksek. (Tabii ki insanlar başka şekilde de kapatma ihtiyaçlarını karşılayabilir.)
Bazı insanların ise ‘kapatma ihtiyaçları’ düşük. Bu insanlar yeni bilgi arayışına girmiyor. Var olan durumla çok bilgili olmasa da mutlu oluyor. (Bu süreç aslında daha karmaşık ve bazen de durumsal.)
Başka bir ünlü araştırmacı Prof. Cacioppo da insanları ‘anlama ihtiyacına’ (the need for cogniton) göre ikiye ayırıyor. Anlama ihtiyacı yüksek olanlar, her şeyi anlamak ve öğrenmek istiyor; düşük olanlar daha yüzeysel bilgilerle mutlu oluyor.
Peki, bütün bunların deneyle ne ilgisi var?
STRES KAYNAĞI
Prof. Koets kapatma ihtiyacı anketini bu deneklere uyguluyor. Kapatma ihtiyacı ile stres seviyesi arasındaki ilişkiye bakınca, çok enteresan bir şey keşfediyor.
Kapatma ihtiyacı yüksek olan denekler; deneyin sonucu öğrenemiyorsa, stres seviyesi artıyor.
Çünkü kapatma ihtiyaçları (yeni bilgi arayışı) karşılanmıyor.
Ama deneklerin kapatma ihtiyacı düşükse; sorusuna yanıt bulamaması onları çok rahatsız etmiyor ve dolayısıyla strese girmiyor.
Peki, bunun Türkiye’deki mutlulukla ne ilgisi var?
TÜRKİYEDEKİ İNSANLAR
Türkiye’de öyle bir grup var ki bu grubun hem anlama ihtiyacı hem de kapatma ihtiyacı çok yüksek ve bu söz konusu insanlar mutsuz.
Neden mi?
Çünkü Türkiye’de gündeme dair çok az şey biliyoruz.
Darbe gecesi tam olarak ne oldu bilmiyoruz. ABD’nin rolünü bilmiyoruz. NATO’nun rolünü bilmiyoruz. “Gerçek üs Akıncılar mı İncirlik mi?” bilmiyoruz. Rusya’nın desteği ne boyutta, bilmiyoruz. Bundan sonra ne tür pazarlıklar yapıldı, bilmiyoruz. PKK ve DAEŞ saldırılara neden başladı bilmiyoruz. Suriye’de tam olarak ne oluyor, bilmiyoruz. FETÖ’nün siyasi ayağını bilmiyoruz.
Tüm bu bilinmezlikler, kapatma ihtiyacı ve anlama ihtiyacı yüksek insanlar için tam bir mutsuzluk kaynağı.
Bu kişiler kafalarındaki bilgi boşluğunu bir türlü dolduramıyor ve mutsuz oluyor.
Dikkatinizi çekerim. Bu mutsuzluk öyle duygusal boyutta da değil. Deneyde de görüldüğü gibi direkt fizyolojik etkisi var.
GAZETECİLİK
Sonuç olarak, bazı insanlar için öğrenme ihtiyacı bir istek değil, ihtiyaç.
Türkiye’de çok fazla bilinmezlik olduğu ve insanlar kafalarındaki sorulara yanıt bulamadığı için mutsuz oluyor.
Bunun çözümü de araştırmacı gazeteciliğin yaygınlaşmasından ve demokrat/şeffaf bir toplumun yaratılmasından geçiyor.
https://www.instagram.com/dr.ozgurbolat
Ülkemizde insanların mutsuz olmalarının birçok sebebi var.
Ama öyle bir sebep var ki çok bilinmiyor ve üzerinde durulmuyor. Peki nedir o sebep?
ARAŞTIRMA
Gent Üniversitesi’nden Prof. Arne Roets, 40 deneği bir bilgisayarın önüne oturtuyor ve ipuçlarını kullanarak bazı rakamları tahmin etmelerini istiyor.
Denekler; bazı durumlarda rakamları doğru tahmin edip etmediğini biliyor, bazı durumlarda ise bilmiyor.
Bu sırada profesör, deneklerin kalp atışlarını ve derideki hareketliliklerine bakarak, onların stres seviyesini ölçüyor.
Deney sonunda keşfediyor ki bir grup denek, deneyin sonucunu öğrenemeyince strese giriyor, diğer grup ise girmiyor.
Acaba bu iki grup arasında nasıl bir fark var?
KAPATMA İHTİYACI
Ünlü araştırmacı Prof. Kruglanski, insanları ‘kapatma ihtiyacına’ (the need for closure) göre ikiye ayırıyor.
Bazı insanlar, yorum yapma ve karar verme süreçlerinde bilgi arayışına giriyor. Mümkün olduğu kadar çok bilgi toplamak istiyor. Bu insanların kapatma ihtiyaçları yüksek. (Tabii ki insanlar başka şekilde de kapatma ihtiyaçlarını karşılayabilir.)
Bazı insanların ise ‘kapatma ihtiyaçları’ düşük. Bu insanlar yeni bilgi arayışına girmiyor. Var olan durumla çok bilgili olmasa da mutlu oluyor. (Bu süreç aslında daha karmaşık ve bazen de durumsal.)
Başka bir ünlü araştırmacı Prof. Cacioppo da insanları ‘anlama ihtiyacına’ (the need for cogniton) göre ikiye ayırıyor. Anlama ihtiyacı yüksek olanlar, her şeyi anlamak ve öğrenmek istiyor; düşük olanlar daha yüzeysel bilgilerle mutlu oluyor.
Peki, bütün bunların deneyle ne ilgisi var?
STRES KAYNAĞI
Prof. Koets kapatma ihtiyacı anketini bu deneklere uyguluyor. Kapatma ihtiyacı ile stres seviyesi arasındaki ilişkiye bakınca, çok enteresan bir şey keşfediyor.
Kapatma ihtiyacı yüksek olan denekler; deneyin sonucu öğrenemiyorsa, stres seviyesi artıyor.
Çünkü kapatma ihtiyaçları (yeni bilgi arayışı) karşılanmıyor.
Ama deneklerin kapatma ihtiyacı düşükse; sorusuna yanıt bulamaması onları çok rahatsız etmiyor ve dolayısıyla strese girmiyor.
Peki, bunun Türkiye’deki mutlulukla ne ilgisi var?
TÜRKİYEDEKİ İNSANLAR
Türkiye’de öyle bir grup var ki bu grubun hem anlama ihtiyacı hem de kapatma ihtiyacı çok yüksek ve bu söz konusu insanlar mutsuz.
Neden mi?
Çünkü Türkiye’de gündeme dair çok az şey biliyoruz.
Darbe gecesi tam olarak ne oldu bilmiyoruz. ABD’nin rolünü bilmiyoruz. NATO’nun rolünü bilmiyoruz. “Gerçek üs Akıncılar mı İncirlik mi?” bilmiyoruz. Rusya’nın desteği ne boyutta, bilmiyoruz. Bundan sonra ne tür pazarlıklar yapıldı, bilmiyoruz. PKK ve DAEŞ saldırılara neden başladı bilmiyoruz. Suriye’de tam olarak ne oluyor, bilmiyoruz. FETÖ’nün siyasi ayağını bilmiyoruz.
Tüm bu bilinmezlikler, kapatma ihtiyacı ve anlama ihtiyacı yüksek insanlar için tam bir mutsuzluk kaynağı.
Bu kişiler kafalarındaki bilgi boşluğunu bir türlü dolduramıyor ve mutsuz oluyor.
Dikkatinizi çekerim. Bu mutsuzluk öyle duygusal boyutta da değil. Deneyde de görüldüğü gibi direkt fizyolojik etkisi var.
GAZETECİLİK
Sonuç olarak, bazı insanlar için öğrenme ihtiyacı bir istek değil, ihtiyaç.
Türkiye’de çok fazla bilinmezlik olduğu ve insanlar kafalarındaki sorulara yanıt bulamadığı için mutsuz oluyor.
Bunun çözümü de araştırmacı gazeteciliğin yaygınlaşmasından ve demokrat/şeffaf bir toplumun yaratılmasından geçiyor.
https://www.instagram.com/dr.ozgurbolat